Çorapçılar köyü kimin (neyin) kurbanı? - II
“Çorapçılar köyü kimin kurbanı?” sorumun yanıtını bir gün sonra yayımlanan AYDINLIK dergisinden öğrendim (bkz: “Tekstilde çöküşün aritmetiği”, s.44). Çorabı makine ile örenler bile zarar ettiklerine göre, elle örenler nasıl kar etsinler? PERSİAD (Perinçekçi Sanayici ve İşadamları Derneği) yönetim kurulu üyesi Sn. İbrahim Benli sektörü Çin mallarının rekabeti ve YTL’nin aşırı değerlendirilmesinin bitirdiğini söylüyor. Bu satırların yazarı ulusal sanayinin ithalatla terbiyesinin gereğine yürekten inanır. Ancak bu terbiyeye TÜSİAD üyesi sanayiciler de fazlası ile muhtaçtırlar. 1980 yılında buğday ithal edildiğinde, zamanın TZOB başkanı Sn. Reşit Kurşun “buğday ithal ediliyor da buzdolabı niye edilmiyor, o da dışarıda daha ucuz” demişti. PERSİAD üyesi değerli sanayicilerimize 1989 yılında ABD’nin suratına kapatılan (beyaz eşya) gümrük kapısının hala kapalı olduğunu hatırlatır ve Sn. Kurşun’un “gerici” yaklaşımını benimsemelerini öğütlerim.
Zaman zaman “yaa, bu TÜSİAD’ın bir bildiği var galiba” diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Adamlar kendileri hariç olmak üzere bu ülkenin “free trade”e ihtiyacı olduğunu hiç değilse beyan ediyorlar. Ulusal sanayici ise başta kendisi olmak üzere kimsenin karının dış rekabetle budanmasını istemiyor. Hal böyle olunca da, Şeytan kulağıma “dış rekabetle terbiyeye en çok o müstehak?” diye fısıldıyor.
Zaman zaman “yaa, bu TÜSİAD’ın bir bildiği var galiba” diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Adamlar kendileri hariç olmak üzere bu ülkenin “free trade”e ihtiyacı olduğunu hiç değilse beyan ediyorlar. Ulusal sanayici ise başta kendisi olmak üzere kimsenin karının dış rekabetle budanmasını istemiyor. Hal böyle olunca da, Şeytan kulağıma “dış rekabetle terbiyeye en çok o müstehak?” diye fısıldıyor.